Samsun Avukat
Bize Ulaşın
05534084721
Cumhurbaşkanına Hakaret suçu 5237 numaralı Türk Ceza Kanunumuzun ikinci kitap ‘’Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler’ başlıklı dördüncü kısmın üçüncü bölümünde yer alan ‘’Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar’’ başlığı altında bulunmaktadır. Kanun maddesi şu şekildedir.
(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ile ilişkili maddeler nelerdir?
Cumhurbaşkanına hakaret suçunu incelemeden önce bazı kavramlar ve maddeler öncelikle irdelenmelidir. Anayasanın 13,24, 25, 26, 27, 39 ve 90, 101, 102, 104, 105, 106. Maddeleri ve Türk Ceza Kanununun 125, 126, 127,128 ve 129. maddeleri Cumhurbaşkanına Hakaret suçunu anlamak için önemli kanun maddeleridir. İncelenmesi gereken kavramların başında ise İfade özgürlüğü gelmektedir. İfade özgürlüğü Anayasamızın 25 ve 26. Maddelerinde düzenlenmektedir. Düşünce ve kanaat hürriyeti başlığı altında 25. Maddede;
‘’Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.’’ yer almaktadır. 26. Maddede ise Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığı altında ;
‘‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu madde hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz. Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.’’
şeklinde ifade özgürlüğünün sınırları ile anlam açıklaması madde hükmünde yapılmıştır. İfade özgürlüğü İnsan Hakları Doktrininde yer alan devredilmez, vazgeçilmez bir haktır. Ayrıca ifade özgürlüğü demokratik hukuk devleti için çok önemlidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun özellikleri nelerdir?
Cumhurbaşkanına Hakaret suçunda fail herkes olabilir. Suçum mağduru ise Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Türk Ceza Kanunumuzda “Cumhurbaşkanına Hakaret” (TCK m.299), “Devletin egemenlik alametlerini aşağılama” (TCK m. 300), “Türk Milletini ve anayasal kurumları aşağılama” (TCK m. 301), “Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret” (TCK m. 341) suçları özel tahkir suçları olarak sayılmıştır. Görüldüğü üzere Cumhurbaşkanına Hakaret suçu özel tahkir suçudur.
Suç yalnızca kasten işlenebilmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda korunan hukuksal değer devleti temsil yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanının şahsında devletin saygınlığını korumaktır. Gıyapta hakaret halinde Cumhurbaşkanına hakaret suçu TCK 125’den ayrılmaktadır. Gıyapta hakarette 3 kişinin ihtilatı gerekli iken Cumhurbaşkanına gıyapta hakarette tek bir kişinin hakareti öğrenmesi yeterlidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun soruşturması resen gerçekleştirilir ve şikayete tabi değildir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda iştirak genel hükümlere tabi bulunacak ve iştirak eden kişi müşterek fail olarak bulunacaktır.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda dava zamanaşımı 8 yıldır.
Zincirleme suç hükmü açısından ise Cumhurbaşkanına hakaret suçunun farklı zamanlarda işlenmesi durumunda 43/1 uygulanır.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kanun madde gerekçesi nedir?
Cumhurbaşkanının Devleti temsil etmesi ve Anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanına karşı hakaret müstakil bir suç hâline getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, cumhurbaşkanına hakaretin alenen ya da basın ve yayın yoluyla işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Üçüncü fıkraya göre, bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznini gerektirmektedir. Hakaret suçlarının niteliği gereği, suçun böylece bir kovuşturma koşuluna bağlanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan ceza alır mıyım?
Her olay ve suç kendi içinde değerlendirileceği için bu konuda net bir şey söylemek zordur. Ancak Cumhurbaşkanına hakaret suçu nedeniyle ceza alınabileceği gibi hükmün açıklanmasının geri bırakıması, cezanın ertelenmesi veya adli para cezasına çevrilmesi de mümkündür.
Konu ile igili yargıtay kararları;
''...Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Millete ve Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Suçun gerçek mağdurunun makamı temsil eden Cumhurbaşkanı olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte düzenleniş şekli ve yeri itibariyle, devlete ilişkin hukuki yararın korunmasının, kişisel yarara nazaran daha üstün tutulduğu açıktır. Suçun manevi unsuru genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Hakaretin Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı olmasına ya da siyasi saikle gerçekleştirilmesine lüzum yoktur. Ancak kastın, doğrudan Cumhurbaşkanına yönelik olması aranmalıdır. Bu hususta duraksama varsa Cumhurbaşkanının ve Cumhurbaşkanlığı makamının tartışmalı, kuşkulu her türlü sıradan olayın muhatabı kılınmasının suçla korunan hukuki değerin önemine, yasanın amaç ve kapsamına uygun düşmeyeceği gibi, meydana getirdiği hukuki, toplumsal ve kişisel sonuçları itibariyle de fail açısından "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine aykırılık oluşturacağı değerlendirilmelidir...'' (16. Ceza Dairesi 2017/3574 E. 2018/1562 K.)
''...T.C. Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına Hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, Devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.Suç doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer Devletin siyasal iktidar yapısıdır. (Özek, Çetin, Siyasi İktidar Düzeni ve Fonksiyonları Aleyhine Cürümler, İst 1967 s. 10) Ceza himayesinin konusu Devlet kuvvetlerinin korunmasıdır. (Faruk Erem, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1991/1, Manzini V trattato di diritto penale İtaliano, IV (Torino,1926 s. 198) Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar) Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir. Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur. (Erem. age) Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması ancak onu hukuka uygun kılan diğer bir anlatımla hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedenin bulunmamasına bağlıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkı gibi bir hakkın kullanmasına ilişkin hukuka uygunluk nedenleri mevcut ise hukuk düzeni tarafından kişi cezalandırılmayacaktır. Ancak, eleştiri hak ve görevi kötüye kullanılmamalı, ifade veya yazıda küçültücü, incitici, abartılı sözlerden kaçınılmalıdır. Sayılan öğelerden birinin olması halinde haber verme ve eleştiri hakkından söz edilmeyecek eylem hukuka aykırı olacaktır. Hakaret suçları ifade özgürlüğünü sınırlayan hallerden bir tanesidir. Doğal haklardan kabul edilen ifade hürriyeti, çoğulcu demokrasilerde vazgeçilmez ve devredilmez bir niteliğe sahiptir. İfade hürriyeti insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve özgürlüğüdür. Temel hak ve özgürlüklerden olan bu hak birçok Uluslararası belgeye, Anayasa ve yasalara konu olmuştur. Bu cümleden olarak, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 19. maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1.maddesinde, T.C. Anayasasının 25 ve 26. maddelerinde birbirlerine benzer şekilde; "Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir." biçiminde teminat altına alınmıştır. Demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti sadece kabul gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bunlar demokratik bir toplumun olmazsa olmaz tolerans ve hoşgörüsünün gerekleridir. (Tezcan, Erdem Sancaktar, Türkiye'nin İnsan Hakları sorunu 2. baskı sy 462) Ancak mutlak haklardan olmayan ifade hürriyetinin sonsuz ve sınırsız olmadığı, kısıtlı da olsa belli şartlarda sınırlandırılabileceği de aynı metinlerde yer bulmuştur. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10/2 maddesine göre; görev ve sorumluluklar da yükleyen bu hakkın kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda başkalarının şöhret ve haklarının korunması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir. Anayasanın 26/2. maddesine göre de: "Bu hürriyetlerin kullanılması... başkalarının şöhret veya haklarının... korunması amaçlarıyla sınırlanabilir."
İfade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda hakkın özünü zedelemeyecek ölçüde yapılması gerekmektedir. İftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzeni cebir yoluyla değiştirmeye yönelen nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadeler ise düşünce özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmemekte, suç sayılmak suretiyle ceza yaptırımlarına bağlanmaktadır. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına Hakaret suçları TCK 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için "Onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibari ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez" (Erman, hakaret ve sövme suçları sy 80 vd) Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ve hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlardır. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderleriyle özdeşleştirdiği, liderlerine yapılan ve kamuya yansıyan hakaretleri kendilerine yapılmış gibi algılayarak aşırı reaksiyon gösterdikleri, bu hakaretlerin toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, hakaret ve sövme fiillerinin, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralamalara sebebiyet verdiği gözetildiğinde, bu fiillerin orantılı bir yaptırıma bağlanmasının toplumsal barışın ve kamu düzeninin korunması bakımından da demokratik toplumda zorlayıcı bir ihtiyacın karşılanması kapsamında değerlendirilmesi gerekir...''( 16. Ceza Dairesi 2021/1639E. 2021/4383K.)

Samsun Avukat
Samsun Avukat