Samsun Avukat
Bize Ulaşın
05534084721
Vajinismus Nedeniyle Boşanma Davası
Evlilik birliği, tarafların ortak hayatı birlikte sürdürebilme iradesine dayanan, kişisel ve hukuki yükümlülükler doğuran bir kurumdur. Ancak bazı durumlarda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan sebepler ortaya çıkmakta ve boşanma davalarının konusu olabilmektedir. Bu kapsamda, cinsel işlev bozukluklarından biri olan vajinismus, evlilik birliğini fiilen imkânsız hale getiren önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir.
Vajinismus, cinsel ilişki sırasında vajina çevresindeki kasların istemsiz kasılması sonucu birleşmenin ya hiç gerçekleşememesi ya da ciddi şekilde ağr ılı ve zor olması durumudur. Tıbbi bir cinsel işlev bozukluğu olarak kabul edilir ve hem fizyolojik hem de psikolojik nedenlere dayanabilir.
Hukuken değerlendirildiğinde, vajinismus evlilik yükümlülüklerinden biri olan cinsel birlikteliğin yerine getirilememesi anlamına gelebilir. Cinsel ilişkinin evlilik içi hayatın doğal bir sonucu olduğu kabul edildiğinden, bu ilişkinin gerçekleşememesi evlilik birliğini zedeleyici bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Vajinismusun tıbbi bir rahatsızlık olduğu dikkate alındığında, hastalığın varlığı otomatik olarak kusur oluşturmaz. Ancak bu rahatsızlığın bilinmesine rağmen tedaviye yanaşılmaması, eşin evlilikten beklediği temel bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi anlamına gelir ve kusurlu davranış olarak nitelendirilebilir.Yargıtay, tedaviden ısrarla kaçınan tarafı kusurlu saymakta ve bu durumda boşanma talebini haklı görmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nda Boşanma Sebepleri ve Vajinismus
Genel Boşanma Sebebi Olarak Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması (TMK m. 166/1)
TMK 166/1 şöyledir;
“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.”
Vajinismus, genellikle Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” genel boşanma sebebi kapsamında değerlendirilir. Zira, cinsel birlikteliğin kurulamadığı bir evlilikte tarafların ortak yaşamı sürdürmeleri genellikle mümkün olmamakta ve bu durum psikolojik, duygusal ve fiziksel bir tatminsizliğe sebebiyet verebilmektedir.Yargıtay kararları da bu görüşü destekler niteliktedir. Vajinismus nedeniyle cinsel ilişkinin hiç kurulamamış olması, evlilik yükümlülüklerinin ifa edilmemesi anlamına geldiğinden, mahkemeler bu durumu boşanma sebebi olarak kabul edebilmektedir.
Vajinismus nedeniyle açılan boşanma davalarında en kritik husus, bu durumun varlığının ispat edilmesidir. Bu çerçevede:
Adli tıp veya üniversite hastanesinden alınmış psikiyatri ve kadın ve erkek hastalıkları raporları,
Cinsel ilişkinin hiç gerçekleşmediğini ortaya koyan taraf beyanları,
Gerekirse tanık anlatımları,
mahkemeye sunulabilecek başlıca delillerdir. İspat yükü, boşanmayı talep eden tarafta olup, vajinismusun evlilik birliğini katlanılmaz kıldığını ortaya koyması gerekir.
Vajinismus nedenli boşanma davası ile ilgili örnek yargıtay kararları:
Vajinismus eşin tedavi görmesi/Ortak çocuğun varlığı hali;
2. Hukuk Dairesi 2024/8984 E. , 2025/299 K.
“Dosyanın tetkikinden; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar kadına "vajinismus hastası olduğu, eşinin cinsel isteklerine cevap vermediği ve bu konuda tedavi olmaya yanaşmadığı" vakıası kusur olarak yüklenilmiş ise de bu vakıanın evliliğin ilk yıllarında olduğu, daha sonra kadının tedavi olduğu ve tarafların ortak çocuğunun doğduğu anlaşıldığından bu vakıa kadına kusur olarak yüklenemez. Bu durumda tarafların Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğn ağır, kadın az kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Vajinismus eşin tedavi görmemesi hali;
2. Hukuk Dairesi 2024/4403 E. , 2024/3828 K.
“Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, birlikte yaşamaktan kaçındığı, davalı karşı davacı kadının ise vajinismus (cinsel işlev bozukluğu) saptandığı ve tedavisi için gerekli girişimlerde bulunmadığı, bu sebeple taraflar arasında cinsel ilişkinin kurulamadığı, gerçekleşen olaylar karşısında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.”
Vajinismus tedavisinden sonuç alamama hali;
2. Hukuk Dairesi 2014/5799 E. , 2014/23759 K.
“…Mahkemece, davalı koca tamamen kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı kadının vajinismus tedavisi gördüğü, davalı kocanın da eşi ile birlikte hareket ederek beraber birden fazla uzmana müracaat ettikleri, ancak bu soruna çözüm bulamadıkları ve cinsel birlikteliğin meydana gelmediği anlaşılmaktadır. Davacı kadının cinsel ilişkiye engel rahatsızlığını tedavi ettirmekten kaçındığı hususu yanında, davalı kocanın da cinsel birleşmenin gerçekleştirilememesinde kusurun varlığı kanıtlanamamıştır. Haftanın birkaç günü arkadaşları ile dışarıda vakit geçiren ve ortak konutta eşini yalnız bırakarak birlik görevlerini yerine getirmeyen koca boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu ise de, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Hal böyle olunca, davacı kadının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kusur belirlemesinde hataya düşülerek davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır…”
