Samsun Avukat
Bize Ulaşın
05534084721
Güveni kötüye kullanma suçu nedir?
Güveni kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanununun 2. Kitap 2. Kısımın Onuncu Bölüm Malvarlığına Karşı Suçlar başlığı altında 155. Maddede yer alır.
Güveni kötüye kullanma suçu nasıl oluşur?
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin suç konusu mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekir
Güveni kötüye kullanma suçu şikayete tabi midir?
Güveni kötüye kullanma suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.
Güveni kötüye kullanma suçunda faili kimdir?
Güveni kötüye kullanma suçunda fail, suç konusu malın maliki değildir. Bu nedenle, müşterek veya iştirak hâlinde mülkiyete konu olan mallarla ilgili olarak, müşterek veya iştirak hâlinde malik olanlar birbirlerine karşı güveni kötüye kullanma suçunu işleyemezler. Fail, suç konusu şey üzerinde lehine zilyetlik tesis edilmiş olan kişidir. Ancak, bu zilyetliğin mutlaka malik tarafından tesis edilmesi gerekmez.
Güveni kötüye kullanma suçunun konusu nedir?
Güveni kötüye kullanma suçunun konusu, taşınır veya taşınmaz maldır. Bu mal üzerinde fail lehine zilyetlik tesis edilmiş olmalıdır
Güveni kötüye kullanma suçunun cezası nedir?
Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hali nedir?
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Güveni kötüye kullanma suçu uzlaşmaya tabi midir?
Güveni kötüye kullanma 155/1 Altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası içeren suç uzlaşmaya tabi iken, Güveni kötüye kullanma 155/2 Bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası içeren suç uzlaşma kapsamında değildir.
Güveni kötüye kullanma madde gerekçesi nedir?
Madde metninde güveni kötüye kullanma suçu tanımlanmıştır. Söz konusu suçla korunan hukukî değer kişilerin mülkiyet hakkıdır. Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır. Güveni kötüye kullanma suçunun konusu, taşınır veya taşınmaz maldır. Bu mal üzerinde fail lehine zilyetlik tesis edilmiş olmalıdır. Güveni kötüye kullanma suçunda fail, suç konusu malın maliki değildir. Bu nedenle, müşterek veya iştirak hâlinde mülkiyete konu olan mallarla ilgili olarak, müşterek veya iştirak hâlinde malik olanlar birbirlerine karşı güveni kötüye kullanma suçunu işleyemezler. Fail, suç konusu şey üzerinde lehine zilyetlik tesis edilmiş olan kişidir. Ancak, bu zilyetliğin mutlaka malik tarafından tesis edilmesi gerekmez. Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir. Bu hukukî ilişki, örneğin kira sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, karz sözleşmesi, vedia sözleşmesi, istisna sözleşmesi, vekalet sözleşmesi, kefalet sözleşmesi, hizmet sözleşmesi, rehin sözleşmesi ile tesis edilmiş olabilir. Bu akdi ilişki, karma veya sui generis bir sözleşme ile de tesis edilmiş olabilir. Örneğin, bir bankada açılan carî hesaba veya bir “özel finans kurumu”nda açılan “katılım ortaklığı hesabı”na ilişkin sözleşme ile de bu hukukî ilişki tesis edilmiş olabilir. Keza, örneğin bir anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ile şirket tüzelkişiliği arasındaki hukukî ilişki, hizmet ve/veya vekalet sözleşmesine dayanmaktadır. Hatta, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alınmış olan eşyanın meselâ bir üçüncü kişiye satılması durumunda dahi, güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğu kabul edilmelidir. Bu zilyetlik devri, malik olmayan kişiye, aradaki hukukî ilişkinin niteliğine göre, şey üzerinde belli bazı tasarruflarda bulunma hak ve yetkisini vermektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin suç konusu mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekir. Güveni kötüye kullanma suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.Söz konusu suçun işlenmesi suretiyle bir yarar elde edilebileceği düşüncesiyle, yaptırım olarak hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası da öngörülmüştür. Maddenin ikinci fıkrasında güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâli düzenlenmiştir. Buna göre, söz konusu suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da, hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, failin suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılması gerekmektedir.
Güveni kötüye kullanma Yargıtay kararları
“…Sanığın, katılanların motorlu taşıtları ile ilgili sigorta, bandrol ve vize işlemlerini yaptırmak amacıyla kendilerinden para aldığı ve parayı aldıktan sonra gerekli işlemleri yapmayarak her bir katılana karşı ayrı ayrı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın, katılanların motorlu taşıtları ile ilgili sigorta, bandrol ve vize işlemlerini yaptırmak amacıyla kendilerinden para aldıktan sonra gerekli işlemleri yapmamaktan ibaret olduğu, sanık ile katılanlar arasında TCK 155/2 kapsamında vekalet ya da ücret ilişkisinin bulunmadığı, bu haliyle sanığın eyleminin uzlaştırma kapsamında kalan basit güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden belirtilen suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması,Kanuna aykırı olup bozulmasına…”(15. Ceza Dairesi 2017/13134 E. , 2019/8367 K.)
“..Sanığın suç tarihi itibari ile yetkilisi olduğu .... Ltd. Şirketi ile katılan ... Finansal Kiralama A.O. arasında ... 24. Noterliği'nin 21/02/2007 tarih ve 8342 yevmiye numarasıyla finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, sanığın şirket temsilcisi ayrıca müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, bu kiralama sözleşmesi uyarınca 1 adet kumaş kesme makinesi ve ekipmanlarının teslim edildiği, sanığın kira bedelini ödememesi nedeniyle katılan şirket tarafından finansal kiralama sözleşmesinin feshedilmesine rağmen sanığın söz konusu iş makinalarını teslim etmeyerek güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; finansal kiralama sözleşmesinin tarafı konumunda bulunan sanığın kira konusu iş makinalarını ticari bir işletmenin faaliyeti çerçevesinde kiralamış olduğunun anlaşılması karşısında; eylemin, 5237 sayılı TCK’nin 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülmek suretiyle eylemin 5237 sayılı TCK’nin 155/1 maddesini oluşturduğu ve zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi, Yasaya aykırı…bozulmasına…”( 11. Ceza Dairesi 2021/42064 E. , 2021/13966 K.)
“…Katılan R.. A.., İstanbul İli, Kartal İlçesi, T.. Köyü A.. mevkinde yer alan tarla vasfındaki gayrimenkuluna ait 500/504800 hissesinin satışı için B.. 1. Noterliği'nin 17.08.2006 tarih 12339 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vekaletname ile kardeşi olan sanık H.. A..'yu vekil tayin ettiği, sanık H.. A.. vekaletnameye istinaden katılana haber vermeksizin gayrimenkulu önce kardeşi olan diğer sanık G.. A..'nun üzerine tapuya kaydettiği ardından her iki sanık söz konusu gayrimenkulu bir başka kişiye sattıkları ve elde ettikleri parasını katılana vermedikleri ve bu suret güveni kötüye kullanma suçlarını işledikleri iddia olunan somut olayda; uyuşmazlığın vekalet ilişkisinden kaynaklanan hukuki nitelikte olduğundan bahisle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 10/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi…” (23. Ceza Dairesi 2015/3749 E. , 2015/6339 K.)
