Samsun Avukat
Bize Ulaşın
05534084721
Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi, Türk Ceza Kanunu (TCK) m.61 kapsamında düzenlenmiş olup, işlenen bir suç için hakimin, suçun niteliği, failin durumu ve diğer yasal unsurlar çerçevesinde adil bir ceza belirlemesini ifade eder. Bu süreç, hem kanunun öngördüğü sınırlar içinde kalmayı hem de failin kişisel ve toplumsal durumunu göz önünde bulundurmayı gerektirir.
Cezanın Belirlenmesi Nedir?
Cezanın belirlenmesi, suçun cezasını düzenleyen kanun maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında bir cezanın seçilmesi sürecidir. TCK m.61, bu süreci belirli kriterlere bağlamış ve hakimin keyfi bir şekilde ceza belirlemesini engellemek için yol gösterici ilkeler koymuştur.
Hakim ceza verirken nelere dikkat eder?
Hakim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
Cezanın Bireyselleştirilmesi Nedir?
Cezanın bireyselleştirilmesi, failin kişisel durumu, suçu işleme motivasyonu, geçmiş yaşamı ve suçu işledikten sonraki tavırlarına göre cezanın şekillendirilmesidir. Amaç, sadece cezalandırmak değil, failin topluma kazandırılmasını sağlamaktır.
Bireyselleştirme, şu unsurlar dikkate alınarak yapılır:
Failin Geçmişi: Sabıka kaydı, suça eğilim durumu gibi etkenler.
Failin Sosyal ve Ekonomik Durumu: Eğitim durumu, mesleki hayatı, ailevi sorumlulukları.
Failin Davranışları: Suçtan sonraki pişmanlık, uzlaşma çabaları gibi faktörler.
Failin Sağlık Durumu: Fiziksel veya psikolojik bir engelin bulunup bulunmadığı.
Hakim hangi durumda TCK 61’i uygulamaz?
Hakim, TCK 61/1’deki hususların suçun unsurunu oluşturduğu hallerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
Ceza verirken cezadan önce artırım mı eksiltim mi yapılır?
Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
Ceza verirken sonuç ceza nasıl belirlenir?
Ceza verirken belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
Hapis cezası süresi hesaplaması nasıl yapılır?
Hapis cezasının süresi gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmi takvime göre hesap edilir. Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının artakalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez. Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz. Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.
Adli para cezası hesaplaması nasıl yapılır?
Adlî para cezası hesaplanırken, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur. Adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz. Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir.
Hakim verilecek cezayı hangi unsurlara sırasıyla dikkat ederek verir?
1- Olaya uygulanacak kanun maddesi ve maddelerinin belirlenmesi
2- Hapis cezası mı adli para cezasının mı verileceğinin belirlenmesi
3- Üzerinde artırım ve eksiltim yapacağı temel cezanın belirlenmesi
a. Suçun işleniş biçimini,
b. Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c. Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d. Suçun konusunun önem ve değerini,
e. Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f. Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g. Failin güttüğü amaç ve saiki, dikkate alınarak
4- Olası Kast, Bilinçli Taksir’in varlığının bulunup bulunmadığı
5- Suça ilişkin nitelikli hallerin uygulanması
6- TCK 61/5’e ilişkin artırım ve eksiltimlerin uygulanması
a. Teşebbüs,
b. İştirak,
c. Zincirleme suç,
d. Haksız tahrik,
e. Yaş küçüklüğü,
f. Akıl hastalığı
g. Cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler
h. Takdiri indirim nedenleri
Hakimin takdiri indirim nedenleri nelerdir?
Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulabilir. Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz. Takdiri indirim nedenleri kararda gerekçeleriyle gösterilir.
Hapis cezasından indirim hangi durumda yapılır?
Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün beşyüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır.
Ceza Genel Kurulu 2024/131E,2024/226K’da Cezanın belirlenmesi;
‘’…TCK’nın "Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; "Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur." biçimindeki hüküm ile de işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında orantı bulunması gerektiği vurgulanmıştır.Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime, olayın özelliği ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini göstererek iki sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevi yüklemiştir. Hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, TCK’nın 61. maddesinin birinci fıkrasına uygun olarak, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki ile ilgili, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır…Öte yandan kanun koyucu, TCK’nın 20/1 maddesinde yer alan "cezaların şahsiliği" ilkesini de gözeterek örgüt mensuplarının örgütteki konumu ve fiilinin niteliğine göre ayrı ayrı suç tanımlamaları yaparak ceza adaleti bakımından dengeli bir sorumluluk rejimi belirlemiştir. TCK’nın "Ceza sorumluluğunun şahsiliği" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrası, "Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz." şeklinde düzenlenmiştir.Suçun oluşumundan bahsetmek için hareket (maddi unsur), tipiklik (kanuni unsur), hukuka aykırılık ve kusurluluk (manevi unsur) gibi dört unsurun varlığı gerekmektedir. Bu unsurlardan herhangi birinin oluşmadığı hâllerde faili cezalandırmak mümkün değildir. Suçun unsurları, modern ceza hukukunun kabul ettiği evrensel bir norm halini almıştır.Anayasa'nın 38/7 madde ve fıkrası açıkça ceza sorumluluğunun şahsî olduğunu belirtmiştir.Ceza sorumluluğunun şahsi olması; suçu işleyen failin/faillerin cezadan bizzat sorumlu olması, failin/faillerin dışındaki kişilere doğrudan doğruya bu sorumluluğun yüklenmemesi ve cezalandırılmaması demektir. Mevcut yasal düzenlemelere göre bu ilke; kanunda suç olarak belirlenmiş hareketin kusurlu failinin yada kanunlarda istenmeyen durum olarak belirlenmiş hale neden olan kişinin, kusur ile hareketi arasında illiyet bağı olması hâlinde bizzat cezalandırılması şeklinde kabul edilmektedir.Cezanın şahsiliği ilkesi, cezada kollektif sorumluluk ilkesinin yerine geçmiştir. Cezalandırmada kollektif sorumluluk ilkesi, kusurluluk ilkesi ile yakından ilgilidir. 13. yüzyılda cezalandırmada kusurun önem kazanmasıyla birlikte şahsilik ilkesi de ön plana çıkmaya başlamıştır. Fransız ihtilali sonrasında şahsilik ilkesi hukukumuza yansımıştır.Evrensel bir ceza hukuku normu olan şahsilik ilkesinin korunması için kanun koyucu suçludan başkasına ceza öngören kanun yapmamak yada bu tür düzenlemeleri kanunlardan çıkartmakla görevlidir (Anayasa Mahkemesinin 21.12.2006 tarihli ve 97-115 sayılı kararı)…’’
